25 Mart 2009 Çarşamba

Martı

Kitabın tanıtım yazısı şöyle: " Rıchart Buck bir pilot. Bütün uçmasını bilenler gibi, yerçekimi yasasını yenmiş, özgürlüğe susuzluğu onu yer yüzü dünyasının kabuğuna yapışık olarak yaşamak zorunluluğundan kurtarmış. Bu kitabında kozasını delen ve yeni ufuklara doğru uçmasını keşfedeni anlatıyor. Uyananı ve sonra içinde doğduğu dünyanın, onun için önceden hazırladığı bütün genel yargıları, yeniden yargılayan kalıp inançları ve benzeri düşünceleri savunanlara başkaldırışı ve onları yıkanı anlatıyor. Kişiyi sürüteki yapan bütün sıradanlıkları, düşünmeden kabul edişleri, anlamadan yargıya varışların inkar edilişini dile getiriyor. Öz olarak, kendini tamamlamak ve toplum içinde kendini tekrar bulmayı, değerler dünyasının eylem dünyasında gerçekleştirilmesini anlatıyor. Bunu değişmez kuralı, sürüteki olmamak, ön yargılardan uzak, ileriye dönük, yeniyi bulmaktaki YÜREKLİLİKTİR."Alışılagelmiş düşüncelerden kurtulmak insanlar için her çağda zor olmuştur. Yeni bir düşünce için kan dökmeye kadar bir direniş içinde olan bir topluluk, ne acıdır ki zorla kabul ettiği düşüncenin değiştirmesine de aynı direnci göstermektedir. Bu deneyler sonucu bir çok düşün adamı gerçeği ve yeni dünya görüşlerini dolaylı olarak ortaya atmayı zorunlu görmüşlerdir. Örnek olarak, Ferudutdin-i Attar'ın Mantık-ul Tayr ve Beydeba'nın Kelile ve Dimme'si ile Ezop'un masalları, ondan esinlenen Lafonten. Rıchart Buck da bunlardan biri. Kitap üç bölüm, birinci bölüm UYANIŞ, ikici bölüm BİLMEK ve ÖĞRENMEK, üçüncü bölüm de EYLEM ve OLUŞ.Şöyle başlıyor birinci bölüm. " Martıların çoğu beslenmeleri için gerekli olandan fazlasını öğrenmezler. Kıyı ile besin arasında uçarlar. Onlar için uçuşun anlamı besine ulaşıp kıyıya dönmektir. Onların ereği uçuş değil yemektir. Ama bir martı için önemli olan yemek değil uçmaktır. "" Martı Jonathan sıradan bir martı değildi. Bir arayış ve uyanış içindeydi. Denenmemişi denemek ve öğrenmek isteğindeydi. Bir martının uçamayacağı hızları ve yükseklikleri denemek ve başarmak istiyordu. Her başarısızlığın neden ve niçinler ini arayarak, yeni yöntemler bulmayı kendine amaç edinmişti. Bu uyanış ve arayış martı sürüsünü olduğu kadar ailesini de rahatsız ediyordu.Annesi, neden Jan neden diye sordu?-Bu kadara zor mu diğerleri gibi olman? Yemiyor içmiyorsun, bak bir kemik bir tüy kaldın. Alçak uçuşu pelikanlara ve albatroslara bırak.Jonathan şöyle karşılık veriyordu.Bir kemik ve tüy kalmam önemli değil anne. Bir martı olarak havada ne yapabilirim ne yapamam onu bilmek istiyorum. Hepsi bu kadar. Sadece bilmek istiyorum.Jonathan bıkmadan usanmadan bütün uçuşları deneyerek, her başarısızlık onda yeni şeylerin denenmesi için bir itki oluyordu. On binlerce yıldır hiçbir martının denemediği uçuşları yapıyor ve yeni uçuşları için yöntemler buluyordu. Her deneyde ufku biraz daha genişliyordu.Bu çalışmalar esmasında kendi kendine " Hayat taşıdığı bu imkanlardan dolayı ne büyük bir anlam kazanıyor " diye düşünüyordu. Hayat kıyı ile balıkçı tekneleri arasında geçirilen boş bir yaşamdan ibaret değildir. Onun bir ereği olması gerekir. Kendinizi bundan kurtarabilir, maharet, bilgi ve yücelik kendinizi yeniden bulabilirsiniz. Bütün bu arayış, öğrenme ve bilme isteminden doğan bu tutum, martı yasalarına aykırı görülür. Jonathan martı kurultayının önünde sürüden kovulurken, yaşlı kurultay başkanı şöyle seslenir Jonathan'a.-Bir gün sen martı Jonathan Livingstone bu yolun çıkmayacağını bileceksin. Biz bu dünyada yemek ve olduğu kadar uzun yaşamak için geldik. Bunun dışında bir hayat bilmiyoruz ve bilemeyiz.Cevap hakkı tanımayan martı yasasına rağmen, Jonathan yine de şöyle cevap verdi.-Kutsal hayatın ereğinde bir anlam görüp onun peşinden gidenden daha sorumlu kim olabilir? Sadece artık balık kafaları peşinde koşmak değildir hayat. Binlerce yıl bu böyle oldu, ama bizim yaşamak için bir ereğimiz var; öğrenmek, bulmak ve özgür olmak.Jonathan gerçeği dile getirmesine rağmen, bütün martı kardeşleri sırt çevirdi ondan.Ve Jonathan uzak kayalıklara doğru uçarken, öbür martıların, kendilerini tanrılaştıracak olan bir uçuşa ulaşmayı reddetmelerine üzülüyordu.Jonathan yılmadan, usanmadan çalıştı, her gün yeni şeyler keşfediyordu. Sıradan hiçbir martının erişemeyeceği hız ve yüksekliklere ulaşıyor, istediği gibi ve bir çok martıdan daha iyi besleniyordu. Bir zamanlar toplum için düşündüklerini, şimdi tek başına gerçekleştiriyordu. O uçmayı öğrenmişti. Pişman değildi, buna karşı ödedikleri için. Martı Jonhathan inandı ki "bir martının hayatını bu kadar kısaltan nedenler korku, bezginlik ve hırstır". O bunlardan kurtulmuş olarak uzun ve güzel bir hayat sürdü.

Hiç yorum yok: